Gezgin: ESİN ÖZKAN
Nedendir bilmiyorum, adalara karşı bir sempatim var.
Geçen sene Mart ayında yaptığım Sicilya seyahatinden sonra sıraya Malta’yı
koymuştum. Türk Hava Yolları’nın uygun bir promosyonu da geçen sene Haziran
ayında denk geldi
ve geçtiğimiz günlerde gerçekleştirdiğim Malta biletini
satın aldım (gidiş-dönüş 238 TL).
Sonra bir baktık 14 kişi olmuşuz. Hemen ardından booking.com dan otel rezervasyonunu da yaptım. Malta’nın güzel
bir şehri olan Sliema’da 4 gecelik oda fiyatı Sliema Marina Hotel de 110 Euro, benim payıma
düşen ise 55 Euro oldu. Uçak bileti ve konaklamayı aldıktan 10 ay sonra Malta
seyahatini gerçekleştirdim.
Malta, üç büyük, iki küçük adadan oluşan bir takımada. En büyükleri Malta 237 km2, Gozo ise
68 km2’dir. Tarihi, 1. Neolotik döneme kadar uzanmakta. Ancak Malta asıl ününü
1530 yılında adaya gelen St.John emrindeki şövalyelerden almıştır. Önceleri
amaçları birer iyi niyet elçisi olmakken, sonraları hristiyan dininin
askerleri haline gelmişler ve bir donanma kurmuşlar. Osmanlılar, Avrupa’ya
geçiş yolu üzerinde bulunan Malta’yı almak istemişler, ancak başarılı
olamamışlar. Malta’lılar hala bununla övünürler. Daha sonra Fransız ve İngiliz egemenliğinde
kalmışlar, 1964 yılında da bağımsızlıklarını
kazanmışlar. İngilizlerden miras ise soldan akan trafik..
Malta tatili için Çarşamba gidip, Pazar dönmek üzere
biletleri almıştık. Uçuş saatlerine göre Çarşamba öğleden sonra orada olup, Pazar
akşam üzeri dönecektik. Yani neredeyse dolu dolu 4 gün vardı. Ancak THY uçuş
saatlerini değiştirdi ve uçak akşam 17.30 gibi hava alanına indi. Pazar günü de uçuş
saatini 11.15’e çekince gezmek için tam 3 gün kaldı.
Malta’da toplu taşıma otobüslerle yapılıyor ve bu
otobüslerle adanın her yerine ulaşabilirsiniz. www.publictransport.com.mt/
sitesinden Malta’da ulaşımla ilgili her türlü bilgiyi bulabilirsiniz. Shuttle
ile gitmek isterseniz dışarıya çıkmadan bagajları aldığınız yerden ayrı bir
kapıdan çıkılıyor. X ile başlayan hatlar hava alanından şehirlere gidiyor.
İsterseniz binince şoförden 1,5 Euro ya iki saat geçerli bilet alabilirsiniz. Bu
kış tarifesi, yazın 2 euro oluyor. Sürekli otobüs kullanacaksanız havaalanında
da olan bilet satış bürolarından 'bus card' ı tercih edebilirsiniz. Bunlar da 21 Euro’ya 7 gün geçerli limitsiz
seyahat ya da 15 Euro’ya
12 biniş şeklinde. Kartları aynı anda
birden çok kişide kullanabiliyor. Biz ikişer kişi olarak 12 binişlik kartı tercih
ettik. Hava alanından kartlarımızı aldık.
Ancak, pasaport, valiz alma bilet vs derken saat başı olan ve bizi Sliema’daki otelimize götürecek olan X2’yi
kaçırdık, saat 19.00’ otobüsünü beklemek zorunda kaldık. Küçük bir ada olmasına
karşılık otobüslerin pek çok yere uğraması,
7 km’lik yolu neredeyse bir
saatte almamıza neden oldu, (İstanbul Malta uçuş süresi yaklaşık 2.5 saat) indikten sonra biraz da yürüyünce otele
varmamız 21.00 i buldu.
Ertesi gün adanın başkenti Valetta’yı gezmek üzere
çıktık. Hemen otelin önünden kalkan feribota binerek 10 dakikada Valetta’ya
ulaştık. Otobüs seçeneği de olmasına rağmen değişik olsun diye feribotu tercih
ettik. Bus card lar bunda geçmiyor, ücreti 1.5 Euro. Dik yokuşlardan tırmanarak Valetta’nın merkezine
çıktık. Valetta adanın başkenti, surların içinde kalan eski şehirde, gezilecek
yerler genellikle Republica Street in çevresinde yer alıyor.
Valetta da
görülecek yerlerin başında St. John
Katedreli geliyor. Barok tarzında oldukça yoğun süslemelerin yer aldığı
katedralde ünlü ressam Caravaggio’nun resimleri bulunuyor. İç süslemeleri ile
önemli olan katedralin giriş ücreti 10 Euro, öğrenci 7.5 Euro.
Daha sonra alt
ve üst Barracca bahçeleri ile Şövalyeler Sarayı görülebilir. Ancak, bu saray
Perşembe günleri kapalı olduğu için biz maalesef göremedik. Üst Barracca
bahçelerine giderken hiçbir güvenlik önlemi olmadan, hükümet üyelerinin dışarda
toplu fotoğraf çektirmelerini görmek bizim hükümet üyelerini düşündürdü.
Öğleden sonra bir tatil kasabası olan Bugibba’ya
gittik. Ancak hata yaptığımızı gidince anladık. Çünkü burası tamamen deniz
turizmine yönelik bir şehirdi ve Mart ayında yapılacak hiçbir şey yoktu.
Üstelik yürümeyi bile engelleyen kuvvetli bir rüzgar esiyordu. Hemen döndük.
İkinci gün adanın orta kısmında bulunan Mdina ve
Rabat’ı ziyaret etmek için erkenden yola çıktık. Otelimizin otobüs duraklarına
yakın olması bizim için büyük şans oldu. Silema’dan 202 numaralı otobüse
binerek yaklaşık 45 dakikalık bir yolculuktan sonra Rabat’a ulaştık. Ancak biz
yoldayken bastıran yağmur inince de durmadı ve bir güzel ıslandık. Hediyelik
eşya satan mağazaya girdik ve fırsattan istifade hediyeliklerimizi de aldık.
Yağmur dinince bir kale kapısından
surlarla çevrilmiş daracık sokaklı, sarı taşlardan yapılmış Arap
mimarisini de andıran Mdina şehrine girdik. Bu şehirde katedrali ve restore
edilmiş evlerde Malta’ya özgü cam ürünlerini satan yerleri gezebilirsiniz.
Burası da her zaman rüzgarlı olan bir yer. Mdina ve Rabat bir parkla birbirinden
ayrılan birleşmiş iki şehir. Mdina’dan çıkıp cumbalı, dar sokaklı, sarı taşlardan yapılmış ancak Mdina’ya göre daha
canlı bir yerleşim olan Rabat’ın sokaklarında dolaşmaya başladık.
Burada müzeyi
ve yeraltı mezarlarını gezebilirsiniz. Biz aynı gün bir kıyı kasabası olan
Marsaxlokk’a da gitmek istediğimiz için sadece yeraltı mezarını gezdik. Bilet
ücreti 5 Euro. Giderken ya da dönerken vaktiniz olursa yol üzerindeki Mosta
şehrini de gezebilirsiniz.
Malta küçük bir ada olduğu için genellikle otobüsler
büyük şehirlerden birbirine bağlanıyor. Yani Rabat’dan Marsaxlokk’a gitmek için
Valetta’ya gidip ordan tekrar otobüse binmemiz gerekti. Valetta’dan
Marsaxlokk’a 81 ve 85 numaralı otobüsler gidiyor. Yine yaklaşık 45 dakika süren
bir yolculuktan sonra, bu küçük ve sevimli balıkçık kasabasına vardık. Buranın
özelliği pazar günleri kurulan adanın neredeyse her şeyi bulabileceğiniz en
büyük pazarı, deniz ürünleri sunan restoranları ve denizin içinde insanın içini ısıtan
rengarenk boyanmış kayıkları.
Biz pazar
günü gidemediğimiz için pazarını göremedik ancak, hem göze hem de damağa hitap
eden deniz ürünlerinin tadına baktık ve çok memnun kaldık.
Dönerken adanın gece
hayatının yaşandığı St. Julians’da inerek hem manzaranın hem de adanın keyfini
çıkardık.
Adadaki son günümüzü rüzgarın dinmesi ve havanın
biraz daha ısınması ile Gozo adasına ayırdık. Adaya varmak yaklaşık iki saat sürdüğü
için sabah erken saatte otelden çıktık. 222 numaralı otobüs ile adaya giden
feribotların kalktığı Cirkewwa limanına gittik. Yol yine 45 dakika sürdü. Oradan
feribotla adaya geçtik. Feribot yolculuğu yaklaşık yarım saat sürüyor. Nedense
Feribot ücretini dönüşte Goza'daki limanda feribota binmeden alıyorlar. Gidiş
dönüş ücreti 4.65 Euro. Malta’da aldığımız biletler adada geçmiyor, zamanın da
sınırlı olması ve gruptakilerin 'hop on hop off 'a hiç binmemiş olmaları adayı hop
on hop off la gezmeye karar vermemize neden oldu. Düşük sezon ve 14 kişi olmamız
pazarlık şansımızı artırdı ve normalde kişi başı 18 Euro olan ücreti 8 Euro’ya
indirdik.
Programımızı dönüş için saat
15.00’deki feribota binmek üzere yaptık. Yaklaşık 4.5 saatimiz vardı. Hop on
hop off la doğrudan belki de adanın en etkileyici yeri olan Azure Window’a
gittik.
Rüzgarın olmaması bize küçük teknelerle Azure Window ve dalgaların oluşturduğu eşsiz güzellikteki
mercan kayalıklarından oluşan mağaraları görme şansını verdi.
Yaklaşık 15
dakika süren bu tekne gezintisi 9 kişilik küçük motorlarla yapılıyor ve kişi
başı 4 Euro. Oradan adanın merkezi Victoria/Rabat’a geçtik (her ikisi
kullanılıyor). Burada restore edilen kaleye çıkarak, adayı yüksekten görebilme
imkanınız var. Victoria'nın adanın diğer şehirlerinden pek farkı yok.
Ertesi gün Türk Hava Yollarının 11.15 uçağıyla geri
dönmek için otelden ayrıldık. Hava alanına gitmek için
otelden kişi başı 4 Euro’ya araç ayarladık ve 15 dakikada hava alanına vardık.
Malta’da neler yapamadık?
Zamanınız kalmadığı için Valetta limanının karşında
yer alan, Üst Baracca Bahçelerinden de görülen üç şehirler olarak bilinen
Vittoriosa, Cospıcua ve Senglea’yı gezemedik.
Temel Reis filminin çekildiği, film için kurulmuş ve
daha sonra turistik ziyarete açılmış Popeye Village yi gezemedik.
Comino’daki mağaraları ve Blue Lagoon a gidemedik.
Nedendir bilmiyorum, adalara karşı bir sempatim var.
Geçen sene Mart ayında yaptığım Sicilya seyahatinden sonra sıraya Malta’yı
koymuştum. Türk Hava Yolları’nın uygun bir promosyonu da geçen sene Haziran
ayında denk geldi
ve geçtiğimiz günlerde gerçekleştirdiğim Malta biletini satın aldım (gidiş-dönüş 238 TL).
Sonra bir baktık 14 kişi olmuşuz. Hemen ardından booking.com dan otel rezervasyonunu da yaptım. Malta’nın güzel bir şehri olan Sliema’da 4 gecelik oda fiyatı Sliema Marina Hotel de 110 Euro, benim payıma düşen ise 55 Euro oldu. Uçak bileti ve konaklamayı aldıktan 10 ay sonra Malta seyahatini gerçekleştirdim.
ve geçtiğimiz günlerde gerçekleştirdiğim Malta biletini satın aldım (gidiş-dönüş 238 TL).
Sonra bir baktık 14 kişi olmuşuz. Hemen ardından booking.com dan otel rezervasyonunu da yaptım. Malta’nın güzel bir şehri olan Sliema’da 4 gecelik oda fiyatı Sliema Marina Hotel de 110 Euro, benim payıma düşen ise 55 Euro oldu. Uçak bileti ve konaklamayı aldıktan 10 ay sonra Malta seyahatini gerçekleştirdim.
Malta küçük bir ada olduğu için genellikle otobüsler büyük şehirlerden birbirine bağlanıyor. Yani Rabat’dan Marsaxlokk’a gitmek için Valetta’ya gidip ordan tekrar otobüse binmemiz gerekti. Valetta’dan Marsaxlokk’a 81 ve 85 numaralı otobüsler gidiyor. Yine yaklaşık 45 dakika süren bir yolculuktan sonra, bu küçük ve sevimli balıkçık kasabasına vardık. Buranın özelliği pazar günleri kurulan adanın neredeyse her şeyi bulabileceğiniz en büyük pazarı, deniz ürünleri sunan restoranları ve denizin içinde insanın içini ısıtan rengarenk boyanmış kayıkları.
Dönerken adanın gece hayatının yaşandığı St. Julians’da inerek hem manzaranın hem de adanın keyfini çıkardık.
Programımızı dönüş için saat 15.00’deki feribota binmek üzere yaptık. Yaklaşık 4.5 saatimiz vardı. Hop on hop off la doğrudan belki de adanın en etkileyici yeri olan Azure Window’a gittik.
Rüzgarın olmaması bize küçük teknelerle Azure Window ve dalgaların oluşturduğu eşsiz güzellikteki mercan kayalıklarından oluşan mağaraları görme şansını verdi.
2 yorum:
Esin hanımın üç günde yaptığı Malta Adası
gezisini bu kadar ayrıntılı ve sürükleyici bir
şekilde anlatmasına hayran kaldım.
Kendimi bu geziye katılmış gibi hissettim.
Bana bu duyguyu yaşatan başta Esin hanıma ve yazıyı bloğuna koyan Tülay hanıma çok teşekkür ediyorum.
Teşekkür ederiz Mustafa bey. Gerçekten Esin hanım gezginler için gerekli bilgileri detaylı anlatmış
Yorum Gönder