Yeni Adres

Yeni Sitemiz www.gezginimgezgin.com Adresine Taşındık.

Birazdan Güncel Sitemize Yönlendirileceksiniz.

24.03.2016

Malta Gezi Rehberi



Gezgin: ESİN ÖZKAN 

Nedendir bilmiyorum, adalara karşı bir sempatim var. Geçen sene Mart ayında yaptığım Sicilya seyahatinden sonra sıraya Malta’yı koymuştum. Türk Hava Yolları’nın uygun bir promosyonu da geçen sene Haziran ayında denk geldi 


ve geçtiğimiz günlerde gerçekleştirdiğim Malta biletini satın aldım  (gidiş-dönüş 238 TL). 


Sonra bir baktık 14 kişi olmuşuz. Hemen ardından booking.com dan otel rezervasyonunu da yaptım. Malta’nın güzel bir şehri olan Sliema’da 4 gecelik oda fiyatı  Sliema Marina Hotel de 110 Euro, benim payıma düşen ise 55 Euro oldu. Uçak bileti ve konaklamayı aldıktan 10 ay sonra Malta seyahatini gerçekleştirdim.

Malta, üç büyük, iki küçük adadan oluşan bir  takımada. En büyükleri Malta 237 km2, Gozo ise 68 km2’dir. Tarihi, 1. Neolotik döneme kadar uzanmakta. Ancak Malta asıl ününü 1530 yılında adaya gelen St.John emrindeki şövalyelerden almıştır. Önceleri amaçları birer iyi niyet elçisi olmakken, sonraları hristiyan dininin askerleri haline gelmişler ve bir donanma kurmuşlar. Osmanlılar, Avrupa’ya geçiş yolu üzerinde bulunan Malta’yı almak istemişler, ancak başarılı olamamışlar. Malta’lılar hala bununla övünürler.  Daha sonra Fransız ve İngiliz egemenliğinde kalmışlar, 1964  yılında da bağımsızlıklarını kazanmışlar. İngilizlerden miras ise soldan akan trafik..

Malta tatili için Çarşamba gidip, Pazar dönmek üzere biletleri almıştık. Uçuş saatlerine göre Çarşamba öğleden sonra orada olup, Pazar akşam üzeri dönecektik. Yani neredeyse dolu dolu 4 gün vardı. Ancak THY uçuş saatlerini değiştirdi ve uçak akşam 17.30  gibi hava alanına indi. Pazar günü de uçuş saatini 11.15’e çekince gezmek için tam 3 gün kaldı.

Malta’da toplu taşıma otobüslerle yapılıyor ve bu otobüslerle adanın her yerine ulaşabilirsiniz. www.publictransport.com.mt/ sitesinden Malta’da ulaşımla ilgili her türlü bilgiyi bulabilirsiniz. Shuttle ile gitmek isterseniz dışarıya çıkmadan bagajları aldığınız yerden ayrı bir kapıdan çıkılıyor. X ile başlayan hatlar hava alanından şehirlere gidiyor. İsterseniz binince şoförden 1,5 Euro ya iki saat geçerli bilet alabilirsiniz. Bu kış tarifesi, yazın 2 euro oluyor. Sürekli otobüs kullanacaksanız havaalanında da olan bilet satış  bürolarından 'bus card'  ı tercih edebilirsiniz. Bunlar da 21 Euro’ya 7 gün geçerli limitsiz seyahat  ya da  15 Euro’ya  12 biniş şeklinde.  Kartları aynı anda birden çok  kişide kullanabiliyor. Biz  ikişer kişi olarak 12 binişlik kartı tercih ettik. Hava alanından kartlarımızı  aldık. Ancak, pasaport, valiz alma bilet vs derken saat başı olan ve bizi  Sliema’daki otelimize götürecek olan X2’yi kaçırdık, saat 19.00’ otobüsünü beklemek zorunda kaldık. Küçük bir ada olmasına karşılık otobüslerin pek çok yere uğraması,  7 km’lik yolu  neredeyse bir saatte almamıza neden oldu, (İstanbul Malta uçuş süresi yaklaşık 2.5 saat)  indikten sonra biraz da yürüyünce otele varmamız 21.00 i buldu.




Ertesi gün adanın başkenti Valetta’yı gezmek üzere çıktık. Hemen otelin önünden kalkan feribota binerek 10 dakikada Valetta’ya ulaştık. Otobüs seçeneği de olmasına rağmen değişik olsun diye feribotu tercih ettik. Bus card lar bunda geçmiyor, ücreti 1.5 Euro.  Dik yokuşlardan tırmanarak Valetta’nın merkezine çıktık. Valetta adanın başkenti, surların içinde kalan eski şehirde, gezilecek yerler genellikle Republica Street in çevresinde yer alıyor. 








Valetta da görülecek yerlerin başında  St. John Katedreli geliyor. Barok tarzında oldukça yoğun süslemelerin yer aldığı katedralde ünlü ressam Caravaggio’nun resimleri bulunuyor. İç süslemeleri ile önemli olan katedralin giriş ücreti 10 Euro, öğrenci 7.5 Euro. 




Daha sonra alt ve üst Barracca bahçeleri ile Şövalyeler Sarayı görülebilir. Ancak, bu saray Perşembe günleri kapalı olduğu için biz maalesef göremedik. Üst Barracca bahçelerine giderken hiçbir güvenlik önlemi olmadan, hükümet üyelerinin dışarda toplu fotoğraf çektirmelerini görmek bizim hükümet üyelerini düşündürdü.


Öğleden sonra bir tatil kasabası olan Bugibba’ya gittik. Ancak hata yaptığımızı gidince anladık. Çünkü burası tamamen deniz turizmine yönelik bir şehirdi ve Mart ayında yapılacak hiçbir şey yoktu. Üstelik yürümeyi bile engelleyen kuvvetli bir rüzgar esiyordu. Hemen döndük.

İkinci gün adanın orta kısmında bulunan Mdina ve Rabat’ı ziyaret etmek için erkenden yola çıktık. Otelimizin otobüs duraklarına yakın olması bizim için büyük şans oldu. Silema’dan 202 numaralı otobüse binerek yaklaşık 45 dakikalık bir yolculuktan sonra Rabat’a ulaştık. Ancak biz yoldayken bastıran yağmur inince de durmadı ve bir güzel ıslandık. Hediyelik eşya satan mağazaya girdik ve fırsattan istifade hediyeliklerimizi de aldık. Yağmur dinince bir kale kapısından  surlarla çevrilmiş daracık sokaklı, sarı taşlardan yapılmış Arap mimarisini de andıran Mdina şehrine girdik. Bu şehirde katedrali ve restore edilmiş evlerde Malta’ya özgü cam ürünlerini satan yerleri gezebilirsiniz. Burası da her zaman rüzgarlı olan bir yer. Mdina ve Rabat bir parkla birbirinden ayrılan birleşmiş iki şehir. Mdina’dan çıkıp cumbalı, dar sokaklı, sarı  taşlardan yapılmış ancak Mdina’ya göre daha canlı bir yerleşim olan Rabat’ın sokaklarında dolaşmaya başladık.


Burada müzeyi ve yeraltı mezarlarını gezebilirsiniz. Biz aynı gün bir kıyı kasabası olan Marsaxlokk’a da gitmek istediğimiz için sadece yeraltı mezarını gezdik. Bilet ücreti 5 Euro. Giderken ya da dönerken vaktiniz olursa yol üzerindeki Mosta şehrini de gezebilirsiniz.

Malta küçük bir ada olduğu için genellikle otobüsler büyük şehirlerden birbirine bağlanıyor. Yani Rabat’dan Marsaxlokk’a gitmek için Valetta’ya gidip ordan tekrar otobüse binmemiz gerekti. Valetta’dan Marsaxlokk’a 81 ve 85 numaralı otobüsler gidiyor. Yine yaklaşık 45 dakika süren bir yolculuktan sonra, bu küçük ve sevimli balıkçık kasabasına vardık. Buranın özelliği pazar günleri kurulan adanın neredeyse her şeyi bulabileceğiniz en büyük pazarı, deniz ürünleri sunan restoranları  ve denizin içinde insanın içini ısıtan rengarenk boyanmış kayıkları.  



Biz pazar günü gidemediğimiz için pazarını göremedik ancak, hem göze hem de damağa hitap eden deniz ürünlerinin tadına baktık ve çok memnun kaldık.



 Dönerken adanın gece hayatının yaşandığı St. Julians’da inerek hem manzaranın hem de adanın keyfini çıkardık.


Adadaki son günümüzü rüzgarın dinmesi ve havanın biraz daha ısınması ile Gozo adasına ayırdık. Adaya varmak yaklaşık iki saat sürdüğü için sabah erken saatte otelden çıktık. 222 numaralı otobüs ile adaya giden feribotların kalktığı Cirkewwa limanına gittik. Yol yine 45 dakika sürdü. Oradan feribotla adaya geçtik. Feribot yolculuğu yaklaşık yarım saat sürüyor. Nedense Feribot ücretini dönüşte Goza'daki limanda feribota binmeden alıyorlar. Gidiş dönüş ücreti 4.65 Euro. Malta’da aldığımız biletler adada geçmiyor, zamanın da sınırlı olması ve gruptakilerin  'hop on hop off 'a hiç binmemiş olmaları adayı hop on hop off la gezmeye karar vermemize neden oldu. Düşük sezon ve 14 kişi olmamız pazarlık şansımızı artırdı ve normalde kişi başı 18 Euro olan ücreti 8 Euro’ya indirdik. 



Programımızı dönüş için saat 15.00’deki feribota binmek üzere yaptık. Yaklaşık 4.5 saatimiz vardı. Hop on hop off la doğrudan belki de adanın en etkileyici yeri olan Azure Window’a gittik.

Rüzgarın olmaması bize küçük teknelerle Azure Window  ve dalgaların oluşturduğu eşsiz güzellikteki mercan kayalıklarından oluşan mağaraları görme şansını verdi. 



Yaklaşık 15 dakika süren bu tekne gezintisi 9 kişilik küçük motorlarla yapılıyor ve kişi başı 4 Euro. Oradan adanın merkezi Victoria/Rabat’a geçtik (her ikisi kullanılıyor). Burada restore edilen kaleye çıkarak, adayı yüksekten görebilme imkanınız var. Victoria'nın adanın diğer şehirlerinden pek farkı yok.

Ertesi gün Türk Hava Yollarının 11.15 uçağıyla geri dönmek için otelden ayrıldık. Hava alanına gitmek  için  otelden kişi başı 4 Euro’ya araç ayarladık ve 15 dakikada hava alanına vardık.

Malta’da neler yapamadık?

Zamanınız kalmadığı için Valetta limanının karşında yer alan, Üst Baracca Bahçelerinden de görülen üç şehirler olarak bilinen Vittoriosa, Cospıcua ve Senglea’yı gezemedik.
Temel Reis filminin çekildiği, film için kurulmuş ve daha sonra turistik ziyarete açılmış Popeye Village yi gezemedik.
Comino’daki mağaraları ve Blue Lagoon a gidemedik.


2 yorum:

Unknown dedi ki...

Esin hanımın üç günde yaptığı Malta Adası
gezisini bu kadar ayrıntılı ve sürükleyici bir
şekilde anlatmasına hayran kaldım.
Kendimi bu geziye katılmış gibi hissettim.
Bana bu duyguyu yaşatan başta Esin hanıma ve yazıyı bloğuna koyan Tülay hanıma çok teşekkür ediyorum.

gezginimgezgin dedi ki...

Teşekkür ederiz Mustafa bey. Gerçekten Esin hanım gezginler için gerekli bilgileri detaylı anlatmış