Yeni Adres

Yeni Sitemiz www.gezginimgezgin.com Adresine Taşındık.

Birazdan Güncel Sitemize Yönlendirileceksiniz.

4.11.2016

Shirakawa-go - Japonya’da Bir Masal Köyü


Gezgin: Nurşen KİTAURA

Japonya'da Unesco  Dünya Mirasları  listesine alınmış, dağların arasındaki bir vadide yirmi otuz hanelik bir köy.  Vadinin ortasında bir nehir ve üzerinde yürürken sallanan asma köprü.  Yüksekteki bir tepeden kuş bakışı görünüş  harika.  Masal dünyası gibi, her an bir köşeden bir masal kahramanı  çıkacak gibi ...

Çok merak ettiğimiz bir yerdi. Geçen yıl kardeşim geldiğinde bu güzel köye  gitme fırsatını bulduk. Eskiden köye ulaşım zormuş, ancak yeni yapılan yollarla ulaşım kolaylaşmış. Araba ile mola vermeden yaklaşık beş altı saatte  Osaka’dan Takayama  şehrine ulaşabiliyorsunuz. Shirakawa-go Takayama’dan iki saat uzaklıkta, 

Evlerin mimarisi çok özel.  



Bazı evler müze gibi, düşük  bir ücret ile gezme imkanınız var. İlginç olanı hala bu müze evlerde aileler yaşıyor.  İki üç neslin  bir arada yasadığı  evler de bulunmakta.












Ama ne yazık ki  büyük şehirde yaşamanın cazibesi gençleri uzaklaştırmış köyden. Genellikle çevrede yaşlıları görüyorsunuz.  


Evler iki katlı,  üçüncü  kat  çatı  katı  gibi.  Çatı katında  eskiden beri kullanılan aletleri sergiliyorlar. İpek bile üretmişler. 


Köy halkı kendi yetiştirdikleri ürünlerle yaşamlarını sürdürüyorlarmış. O dar vadide çeltik alanları, meyve ve sebze bahçeleri var.

Köyün sokaklarında yürürken huzuru hissediyorsunuz yüreğinizde. Arada bir terk edilmiş evler var, bu görüntü ile yüreğinizdeki huzurun yerini burukluk alıyor.



Evlerin mimarisine dönelim mi ?  Çatıları  çok ilginç.  Piramit gibi görüntüsü var .  İlginç olan ise,  çeltik  sonrası  kalan sap saman ile çatıyı  kaplıyorlar. Bu kaplamayı yapmak  her babayiğidin   harcı  değilmiş.  Bu işin uzmanları  varmış . Çatının kalınlığı bir metreye yakın ve en azından yirmi yılda bir yenilenmesi gerekiyormuş.



Yoksa sap saman çürümeye başlıyor, sonra toprak tutkal gibi kaldığında  yabancı otlar büyümeye  başlıyor. Yani çatıların  yabani bitkileri ile kaplandığını  görmek mümkün.  Terk edilmiş  bazı evlerde rastladık bu görüntülere. 




Üçgen seklindeki çatı kışın yağan yoğun kar  nedeniyle çatının çökmesini  önlemek içinmiş.  Köyde her yıl yangından korunma tatbikatı  yapılıyormuş.  Çünkü binaların çoğunluğu ahşap  ve çatılar sap saman.


Evlerin pencereleri camlı, ancak içeride kağıt kaplı ikinci bir çerçeve var. Bu kağıt kaplı çerçeve nedeni ile evlerin kışın gecenin karanlığında görüntüsü çok hoş olmalı. O soğukta insanın içini uzaktan da olsa içini ısıtan bir görüntü olmalı.

Köy halkı  soğuktan korunmak için kullandıkları geleneksel yöntemleri yavaş yavaş bırakmışlar. Klimalar ve elektrikli ısıtıcılar  kullanılıyor günümüzde.

Her mevsimde ayrı bir güzelliği olmalı o yörenin. Bizim gittiğimiz ilkbaharda  sebzeleri ve çiçekleri büyümekte idi . 


Otel yok köyde ama bazı evler odalarını pansiyon olarak kullanıma açmışlar. Hem Japonlar hem de yabancı turistler  birkaç  gün kalıyor yöresel yiyecekleri tadıp, temiz havayı soluyup dönüyorlarmış evlerine.


Hediyelik eşya satan bir iki dükkan bulduk. Ulaşım yeni yapılan yollarla kolaylaştığı için hem yerli hem de yabancı turist sayısında artış var deniliyor, ama kışın sessiz buralar diye yakındı yöre insanı. 

Evler arasında yürürken küçük bir kahvehane bulduk. Sahibi bir kaç nesildir bu köyde  yaşadıklarını söyledi. Sayamadım ama çok sayıda fincan vardı. İstediğiniz bir  fincanı seçip kahvenizi ısmarlıyorsunuz.



Yöreye özgü tatlıyı da ısmarlayabilirsiniz.  Kahvemizi  içip, tatlımızı yedikten sonra bir defter uzattı kahvehane sahibi. Kendi dilinizde de olsa duygularınızı ve TESEKKÜR kelimesini yazmamızı rica etti. Duygularımızı ifade ettikten sonra  sayfaları  çevirdik ve Türkçe mesajlar okuduk Bir kaç kişi yazmış  "Tesekkür  ederim, çok sevdim burayı ." diye. 


Birkaç hediyelik eşya alıp Osaka’ya evimize döndük. Bizim için unutulmaz bir tatil olmuştu.



1 yorum:

Adsız dedi ki...

Elinize sağlık, çok güzel bir yazı...